Dizel araçlar için geliştirilen dizel parçacık filtresi ya da kısa adıyla DPF, motor faaliyet halindeyken ortaya çıkan zararlı gazların serbestçe atmosfere karışmasını önlemek gibi hayati bir görev üstleniyor. Petekli yapıya sahip ve bir dizi sensör ile bağlantılı parça, ideal şartlar altında %80 oranında başarılı sonuç veriyor.
Dizel parçacık filtresi, emisyon standartlarının karşılanabilmesi adına tüm Euro 5 ve Euro 6 araçlarda standart donanım olarak kullanılıyor. Filtre ayrıca bazı Euro 4 araçlarda da bulunuyor. Egzoz çıkışından hemen önce konumlandırılan parça, gerek işlev gerekse de biçim açısından katalitik konvertöre benziyor.
2009 yılının eylül ayında Avrupa Birliği tarafından yürürlüğe alınan mevzuat doğrultusunda yeni nesil dizel motorlu otomobillerde yer alması zorunluluk haline getirilen DPF, ağırlıklı olarak 1.200 °C’ye kadar dayanıklı seramik materyalden üretiliyor. Silisyum karbür filtreler ise 2.700 °C’ye varan sıcaklıklarda bile sorunsuz çalışabiliyor.
Dizel parçacık filtresi, gerek doğa gerekse de insan sağlığı için son derece zararlı olan hidrokarbonlar ve karbonmonoksit ile motorun çalışması sonucunda oluşan diğer parçacıkların atmosfere karışmasını engelliyor. Filtre, bu amaç doğrultusunda aktif rejenerasyon işlemini gerçekleştiriyor.
Belirli bir doluluk oranına ulaştıktan sonra otomatik olarak başlayan rejenerasyon işlemi, temelde dört adımdan oluşuyor. Sürecin ilk adımında motorun beyni olarak nitelendirilebilecek ECU (Elektronik Kontrol Ünitesi) sensörlerden gelen partikül filtresi dolu ikazı ile temizlik işlemini devreye alıyor. Bu aşamada motor soğutma suyunun sıcaklığının ideal seviyede ve depoda yeteri kadar yakıt olup olmadığı kontrol ediliyor.
İkinci aşamada ise dizel partikül filtresinin içerisine yakıt püskürtülüyor. Bu sayede sıcak egzoz gazının da yardımıyla yakıtın, filtre içerisindeki zararlı maddeleri yakacak kadar yüksek ısıya ulaşması amaçlanıyor. Yakma işleminin ardından elektronik kontrol ünitesi sensörler yardımı ile filtredeki doluluk oranının ideal seviyeye düşüp düşmediğini denetliyor.
Belirli bir doluluk oranının ardından kendiliğinden devreye giren aktif rejenerasyon işlemine ek olarak partikül filtresi temizleme sürecini dolaylı yoldan kendiniz de devreye alabilirsiniz. Pasif rejenerasyon olarak adlandırılan bu sürecin başlayabilmesi için öncelikli olarak aracınızı 20 ila 40 dakika arasında 50 km üzerinde sürmeniz gerekiyor. Bu sayede motordan çıkan gazların da etkisiyle filtre içerisindeki ısı 550 °C civarına çıkıyor ve zararlı parçacıkların yanması için elverişli şartlar elde edilmiş oluyor.
Tüm rejenerasyon işlemlerinin ideal ölçülerde başarılı olabilmesi için partikül filtresi sıvısı adı verilen kimyasal içerikli solüsyonun miktarının belirli seviyelerin altına düşmediğinden emin olmalısınız. Filtre sıvısı, hem parçacıkların üzerine yapışarak düşük ısılarda yanabilmelerini hem de şehir içi trafikte rejenerasyon işlemi için gerekli ısıya daha kolay ulaşılabilmesini sağlıyor.
Aracınızı belirli bir süre 50 kilometre üstünde hala ikaz yanmaya devam ediyorsa aracınızın performansı düşer. Bu durumda en yakın yetkili servise başvurmanızı öneririz.
Yepyeni içerikler ve otomotiv Dünyasının nabzını tutan bilgiler sunuyoruz, blog sayfamızı takip edin.
0216 413 72 00